top of page

Anksiyete Nedir? Psikanalitik ve Varoluşçu Yaklaşıma Göre Kaygının Derin Anlamı

  • Yazarın fotoğrafı: Bilal Kaya
    Bilal Kaya
  • 22 Kas
  • 3 dakikada okunur

Güncelleme tarihi: 2 Ara

Anksiyete nedir?

Anksiyete nedir? Anskiyete günümüzde en sık karşılaşılan duygulardan biri olarak görülse de hem felsefede hem psikoloji tarihinde çok daha derin bir anlama sahiptir. Çoğu kişi kaygıyı “kurtulmak gereken”, “rahatsız edici” bir duygu olarak tanımlar; ancak hem varoluşçu filozoflar hem psikanalitik kuramcılar kaygının insan ruhsallığının temel bir bileşeni olduğunu vurgular.


Kierkegaard’a Göre Ansiyete Nedir: İnsan Olmanın Ayrılmaz Bir Parçası

Danimarkalı filozof Søren Kierkegaard kaygıyı bir patoloji değil, insan varoluşunun doğal bir sonucu olarak tanımlar. Ona göre kaygı yalnızca insana özgüdür; hayvanlarda görülmemesinin sebebi özgürlük ve seçim yapabilme kapasitesine sahip olmamalarıdır. Bu nedenle kaygı, “olağandışı” olan değil, insana ait olan bir olgudur.

Kierkegaard’ın düşünceleri, özellikle varoluşçu filozoflar üzerinde büyük bir etki yaratmıştır.

  • Heidegger, “angst” kavramını Kierkegaard’dan devralarak varoluşsal boşlukla ilişkilendirir.

  • Sartre, kaygıyı bireyin özgürlüğüyle yüzleşmesi olarak tanımlar.

  • Unamuno, kaygıyı “agonie” kavramıyla ele alır.

Bu tartışmalar modern psikolojiye de yansımış, kaygının yalnızca klinik bir sorun değil aynı zamanda varoluşsal bir deneyim olduğu kabul edilmiştir.


Psikanalitik Kuramda Anksiyete: Freud’un Gelişimsel Kavrayışı

Psikanalitik bakış açısına göre kaygı farklı yaş dönemlerinde farklı anlamlar taşır. Freud’a göre kaygının belirli bir nesnesi yoktur; kişi tehdit algısı ya da çatışma yaşadığında ortaya çıkar.

  • Yenidoğan: Uyaranları bütünleştirme kapasitesinin yetersizliği kaygıya yol açar.

  • Bebeklik: Bakım verenin sevgisini kaybetme korkusu temel kaygı kaynağıdır.

  • Ödipal dönem: Anneye duyulan arzular ve baba ile rekabet duygusu kaygının merkezinde yer alır.

Freud’un ünlü örneğinde olduğu gibi, kişi bilinç düzeyinde tehdidin mantıksız olduğunu bilse bile (örneğin kastrasyon korkusunun frengi korkusuna dönüşmesi gibi), bilinçdışı çatışmalar farklı biçimlerde kaygı yaratmaya devam eder.

Freud, 1925 sonrası kuramında kaygıyı “tehlike sinyali” olarak ele almış, yani ego tehdit hissettiğinde kaygının savunmayı başlatan bir uyarı olduğunu söylemiştir.


Lacan’a Göre Kaygı: “Che vuoi?” – Başkası Benden Ne İstiyor?

Lacan kaygının öznenin Başkası ile kurduğu ilişkide ortaya çıktığını söyler. Ona göre kaygının kaynağı, öznenin başkalarının gözündeki yerine dair belirsizliktir.

Kaygı, öznenin şu soruyla yüzleştiği anda belirir: “Benden ne istiyor?”

Bu nedenle Lacan’a göre kaygı, Başka’nın arzusunun yarattığı belirsizliğin bir sonucudur. Kaygı, Freud’un aksine sadece “kastre edilme korkusu” değil, aynı zamanda “kastre olamama”, yani annenin çocuğu simgesel olarak yutma tehdididir.

Nesne a ve Anskiyetenin yapısı

Lacan kaygının bir nesnesi olduğunu söyler: nesne a. Bu nesne, öznenin yaşamı boyunca doldurmaya çalıştığı ama asla dolduramadığı eksikliği temsil eder. Hem arzunun nedeni hem kaygının nesnesidir. Bu açıdan kaygı, “jouissance” (haz fazlası) ile doğrudan ilişkilidir.


Psikanalizde Anksiyete ile Çalışmak: Çerçevenin Düzenleyici Rolü

Freud ve Lacan fobi, fetişizm, eyleme dökme gibi oluşumları kaygıya karşı geliştirilen savunmalar olarak ele alır. Analitik süreçte ise çerçeve (analytic frame) kaygıyı düzenleyen temel unsurdur.

Lacan, analistin tamamen kaygıyı ortadan kaldırmaması gerektiğini; aksine öznenin arzusunu açığa çıkaracak kadar kaygı uyandırmasının analitik sürecin parçası olduğunu vurgular. Analist “nesne a” konumunu aldığında özne eksikle yüzleşir ve arzusu daha görünür hâle gelir.


Sonuç: Anksiyete Bir Bozukluk Değil, İnsana Açılan Bir Kapıdır

Lacan’ın kaygı yaklaşımı Freud’un klasik “Ketlemeler, Semptom ve Kaygı” metnini temel alır; ancak simgesel düzen, babasal işlev ve jouissance kavramlarıyla genişletilerek kaygı modern psikanalizin merkezine yerleştirilir.

Kaygı, yalnızca klinik bir belirti değil;

  • insanın arzusuna,

  • kendi içsel bölünmüşlüğüne,

  • Başka ile kurduğu ilişkiye ışık tutanbir varoluş deneyimidir.


Kaynakça

Kierkegaard, S. (1980). The Concept of Anxiety (R. Thomte, Trans.). Princeton University Press. (Orijinal eser 1844’te yayımlandı)

Heidegger, M. (1962). Being and Time (J. Macquarrie & E. Robinson, Trans.). Harper & Row. (Orijinal eser 1927)

Sartre, J.-P. (2007). Being and Nothingness (H. Barnes, Trans.). Routledge. (Orijinal eser 1943)

Unamuno, M. de (1954). The Tragic Sense of Life (J. E. Crawford Flitch, Trans.). Dover Publications. (Orijinal eser 1913)

Freud, S.

  • (1926). Inhibitions, Symptoms and Anxiety. In The Standard Edition of the Complete Psychological Works of Sigmund Freud (Vol. 20). Hogarth Press.

  • (1905–1925 arası çeşitli metinler için) The Standard Edition serisi.

Lacan, J.

  • (2014). The Seminar of Jacques Lacan, Book X: Anxiety (A. R. Price, Trans.). Polity Press. (Orijinal seminer 1962–1963)

  • (2006). Écrits (B. Fink, Trans.). W.W. Norton.

May, R. (1950). The Meaning of Anxiety. Ronald Press.

Barth, K. (1961). Church Dogmatics. T&T Clark.

Niebuhr, R. (1941). The Nature and Destiny of Man. Charles Scribner's Sons.



Uzman Psikolog Bilal Kaya ile Psikolojik Destek

Samsun Atakum merkezli ve online olarak kaygı problemi yaşayan bireyler için bireysel psikolojik danışmanlık hizmeti sunuyorum. Kaygı, stres, özgüven ve ilişki sorunları alanında profesyonel destek için:🌐 www.bilalkaya.net📍 Samsun Atakum Psikolog / Online Danışmanlık

Son Yazılar

Hepsini Gör

Yorumlar


© 2035 by DR. Elise Jones Powered and secured by Wix

bottom of page